Yiğit Günay
1946 doğumlu Silvio Rodriguez, henüz hayatta olmasına rağmen, uzunca bir süredir Küba müzik tarihinin efsanevi isimleri arasında yer almaya hak kazanmış bir kişi. 1959’daki devrimi takip eden on yılda henüz genç bir müzisyen olan Silvio, elinde gitarıyla bizim halk ozanlarımızı andırır bir görünümle, nueva trova denilen müzik akımının kurucusu oldu.
Şarkılarının derin şiirsel sözleri ve melodilerinin etkileyiciliği, Silvio’yu Küba Devrimi’nin müzikal alandaki en önemli isimlerinden biri haline getirdi. Yalnızca Küba’da değil, tüm Latin Amerika kıtasında Silvio’nun şarkıları on yıllardır kitlelerce hep bir ağızdan söyleniyor.
El Necio, veya Türkçesiyle Budala, şarkıcının müzikal ve kişisel öyküsünde dönüm noktalarından birini imliyor. “Sunaklarında bir köşecik de bana vermek için tövbe etmeye, kendimden vazgeçmeye çağırıyorlar beni” diye başlayan şarkı, şarkıcının 1992’de çıkardığı ve kendi adını taşıyan Silvio albümünde yayınlandı.
Sovyetler Birliği çökmüştü, Küba halkı, giderek artan ABD ablukası ve ekonominin çökmesi nedeniyle açlıkla yüz yüzeydi. Karşı kamp, kapitalizm, Silvio Rodriguez’i kendi tarafına çekmeye uğraşıyordu. Bunu anlatıyordu şarkı, Silvio, manidar şekilde kendini, kim olduğunu bir daha ortaya koyduğu için basitçe Silvio adını verdiği albümle, kim olduğunu bir kez daha ortaya koyuyordu.
Şarkının nakaratındaki “Yo me muero como viví” dizesi, “Yaşadığım gibi öleceğim” anlamına geliyor ve tüm şarkının mesajını, çok akılda kalıcı ve Küba’da sık sık atıfta bulunulan bir ifadeye dönüştürüyor: Silvio, “ben sosyalistim, devrimciyim, hep böyle oldum, hep böyle kalacağım, hep böyle öleceğim” demeye getiriyordu.
Ancak El Necio şarkısının, coşkulu bir devrimci marş olduğu sanılmamalı. Şarkı sözleri, aksine, kötümser. Zaten 1992’de, Kübalıların “Özel Dönem” olarak adlandırdıkları, tüm dünyanın adada sosyalizmin bugün yarın yıkılacağını düşündüğü o zorlu dönemin tam ortasında aksi nasıl mümkün olabilirdi ki? “O deliliğin modası geçti diyecekler” diyor şarkının sözleri, “İnsanlar kötü, hak etmiyor diyecekler.” Ama, diye ekliyor Silvio şarkıda hemen ardından, “ama ben haylazlık etmeyi sürdüreceğim / (hatta belki ekmek, balık çoğaltırım)”. Son ifade, İsa’nın mucizelerine bir gönderme olarak, kendisini eleştirenlere nazire yapıyor. Silvio, “devam edeceğim” diyor.
Ancak şarkının son bölümünde imgeler giderek daha doğrudan ve acımasız hale geliyor. “Devrim yıkıldığında beni kayalardan sürükleyeceklerini söylüyorlar / ellerimi ve ağzımı parçalayacaklarını / gözlerimi çıkaracaklarını, dilimi koparacaklarını”. Yine de, tekrar ediyor Silvio, “Yaşadığım gibi öleceğim”.
Silvio Rodriguez, sonradan verdiği bir röportajda, bu şarkıyı yazmasına giden sürece dair önemli bir ayrıntıyı paylaştı. Şarkıyı yazarken hem kendisini, hem Fidel’i düşünen Silvio, asıl tetikleyici olayı ABD’nin Miami kentinde yaşadığını aktardı.
Küba’da devrim olduktan sonra devrimden kaçan zenginlerin ekseriyetinin yerleştiği Miami, karşıdevrimci Kübalıların kalesi. Silvio, Porto Riko’ya giderken Miami havalimanında aktarma yapıyor. Sonrasını kendisinden aktaralım: “Gitarımı kırdılar. Fırlatıp atanlar, havalimanında çalışan Kübalılardı. Benim suçumdu muhtemelen, çünkü üzerinde Fidel ve Küba bayrağı çıkartmaları vardı, ben de bunları çıkarmak istememiştim. Kendim arandım diyebiliriz. Porto Riko’ya vardığımda Miami’den yayınlanan bir radyo programını dinliyordum, karşıdevrimin çok müşkül halde olduğunu, çünkü aralarında benim de olduğum kim idüğü belirsiz devrimcilerin Miami’den geçtiklerini, eskiden olsa bizim gibilerin yerlerde sürükleneceğini, bizimle sokakların süpürüleceğini söylüyorlardı.”