Cumhuriyet yazarı Nilgün Cerrahoğlu, “Venezüella, bir ülkenin çöküşü” başlıklı bir yazı yazarak Venezuela’yı hedef aldı.
ABD müdahalesi altındaki Venezuela’ya saldıran Cumhuriyet yazarı, ülkenin adını bile doğru olarak yazamadığı gibi, yazı boyunca Venezuela’yı anlayamamaktan şikayet ediyor. Buna karşın Bolivarcı yönetimi eleştirmekten geri kalamıyor.
İlgili Haber:
CERRAHOĞLU VENEZUELA’DA NE OLDUĞUNU BİLİYOR MU?
Cerrahoğlu yazısına “Kurumların çöküşü, keyfilik, muhalefetin ağzının kapatılması, iflas eden yargı bağımsızlığı; bu en kötü zamanlarda bile iktidara alternatif oluşturamayan, geçmişin hatalarıyla malul, bölünmüş, kırılgan, zaaf içinde bir muhalefet, meşruiyeti sorgulanan sandık sonuçları; karanlıkta kalan izbe darbe kalkışmaları ve uluslararası ortamda yalnızlaşan bir devlet… ” diyerek başlıyor.
Cumhuriyet yazarının neye dayanarak Venezuela seçimlerinin meşruiyetini sorguladığı bilinmezken, darbe girişiminin neresinin karanlıkta kaldığı da anlaşılamıyor. ABD yanlısı muhalefetin paralı askerlerle gerçekleştirdiği ve Venezuela yönetimi tarafından “terörist saldırı” olarak nitelenen girişim, hiç destek bulamadan kısa sürede bastırılmış, 2 kişinin ölümü ve 7 kişinin tutuklanmasıyla sonuçlanmıştı.
ABD müdahalelerini meşrulaştırmakla görevli CNN, İspanyolca versiyonu başta olmak üzere “darbe” girişimine açıktan destek verse de, Bolivarcı ordunun hiçbir kısmı hükümete yapılan saldırıya destek vermedi.
Cerrahoğlu’nun Venezuela’nın “uluslararası ortamda yalnızlaştığı” iddiası da gerçekçi değil. Küba, Ekvador, Bolivya ve Nikaragua başta olmak üzere Latin Amerika’nın sol iktidarları Venezuela yönetimine desteklerini sürdürüyor. Bunların yanı sıra darbe girişiminin ardından pek çok ülke Venezuela’ya desteklerini yineledi.
Yazarın yazının başından itibaren Venezuela’da yaşananları anlaşılmaz gibi göstermeye çalışarak suyu bulandırmaya çalıştığı görülüyor.
İlgili Haber:
ULUSAL KURUCU MECLİS SEÇİMİ ‘HOKUS POKUS’ MU?
Cumhuriyet yazarının bilgisizliği, yazının geri kalanında da göze çarpıyor. Cerrahoğlu ,Venezuela anayasasına göre uygun olan ve daha önce de yapılan Ulusal Kurucu Meclis seçimlerini “hokus pokus” zannediyor.
6 binin üzerinde adayın, yasalara göre kendilerini temsilen aday oldukları ve seçmenler tarafından seçildikleri Ulusal Kurucu Meclis seçimlerinde, öğrenciler, emekliler, işçiler ve köylüler gibi toplumun farklı kesimlerine kotalar tanınıyor.
Görevi yeni bir anayasa hazırlamak olan ve bu anayasa da yine referandumla halka onaylatılacak olan Kurucu Meclis’in niteliğinden habersiz olan yazar, anlamaya çalışmak yerine Venezuela düşmanlığı yaratmaya çalışıyor.
Yazar seçimleri şöyle niteliyor:
“Geriye, kontrolsüz bir nepotizm ve yozluk kalmış.
Bunun hakkında bir fikir edinebilmek için, şu son “kurucu meclis” dengelerine ve oyununa bakmak bile kâfi.
Muhalefetin çoğunlukta olduğu mevcut meclise karşı, meşruiyeti sorgulanan bir seçimle hokus-pokus bir “kurucu meclis” çıkaran Maduro; örneğin sözü edilen meclise karısını sokmuş.”
İlgili Haber:
SAĞCI ÇETELERİN ŞİDDETİNE SESSİZ KALINABİLİR Mİ?
Yazarımız “Venezüella” yazısında sağcı çetelerin şiddetinden, yakarak öldürülen Chavez yanlılarından, ülkeye müdahale çağrısı yapılan eylemlerdeki ABD bayraklarından hiç bahsetmiyor.
İlgili Haber:
Benzer biçimde ülkeye uygulanan ekonomik yaptırımlar, ABD’nin örtülü ve açık ekonomik sabotaj girişimleri de yazarın ilgisini çekiyora benzemiyor.
İlgili Haber:
Ülkede neyin neden yaşandığını anlamaya çalışmayan Cumhuriyet yazarı, her şeyden hükümeti sorumlu tutmakta sorun görmediği gibi kimi şeyleri de tamamen uyduruyor.
Örneğin uzun süredir Chavez yanlılarına karşı şiddet olaylarını araştırmaktan kaçınan ve yasaları açıkça ihlal ettiği için seçilmiş meclis tarafından yasal olarak görevden alınan başsavcı Luisa Ortega Diaz’ın eskiden “Chavez’in hızlı destekçilerinden olduğunu” iddia ediyor ve şöyle yazıyor:
“Buna karşın Chavez’in hızlı destekçilerinden olup da rejim sertleştikçe Maduro’dan uzaklaşan devlet erkânı var.
Chavezciliğin kendi içindeki kırılmasını simgeleyen bu önemli kopuşun en başta gelen temsilcisi, geçen hafta görevden alınan başsavcı Luisa Ortega Diaz.”
CUMHURİYET YAZARI SOLU MU DÜŞÜNÜYOR?
İnatla okuru Bolivarcı yönetimin arkasında destek olmadığına ikna etmeye çalışan Cerrahoğlu, sanki Maduro’yu iktidara getiren liberal parti Podemos’muşcasına şöyle yazıyor:
“Maduro’ya yurtdışı destek de eriyor.
Söz ettiğim destek, ABD güdümünde oldukları varsayılan komşu Güney Amerika ülkelerinin desteği değil.
Chavez’e vaktiyle inanan ve bel bağlayan bir dünya solunun desteği.
Örneğin İspanya’da bizzat konuştuğum, zamanında Chavez’i destekleyen Podemos liderleri bugün suskunlar.
Gramsci solunun düşünceleriyle Chavez’i etkileyen eski İtalyan komünistleri keza gene suskunlar.
Maduro’yu bugün kim destekliyor? Maradona.
Bu yeterli mi?”
Cumhuriyet yazarı, Venezuela’ya Rusya ve Çin başta olmak üzere pek çok ülkenin verdiği destekten habersiz görünüyor, ya da yalnızca ABD tarafından verilen desteği anlamlı buluyor.
Nuray Mert’e özenen Cerrahoğlu’nun önceki yazılarında da anti-komünizmini kustuğu ve Sovyetler Birliği’nin önemli lideri Stalin’i hedef aldığı görüyor. Yazar 2 Temmuz 2017 tarihli yazısında “Stalin’in insanlık suçları okul kitaplarından bir bir temizlenirken, kanlı diktatörün imajı ulusa “Nazizme karşı zafer kazanan biricik kahraman” kontenjanından yeniden pompalanıyor” diyerek Stalin’e duyulan sevgiden rahatsızlığını dile getiriyor.
Aynı yazarın “Suudi Arabistan gibi bir ülke dahi yobazlığın ve bağnazlığın örtüsünü, utangaçça da olsa, aralamaya çalışıyor” diyerek Suudi Arabistan’ı övmesi, ülkenin “halkla ilişkiler” çalışmalarına destek olarak Suudi Arabistan’da “değişim” yaşandığını iddia etmesiyse şaşırtmıyor.
İlgili Haber: