Fidel, siyasette olduğu kadar sporda da başarılı bir komünistti. 1926 yılında şeker pancarı üreticisi bir çiftçinin en küçük çocuğu olarak dünyaya gelen Fidel’in, 19 yaşında olduğu dönemdeki lise yıllığında şöyle yazıyordu:
“Ayrıcalıklı bir öğrenci, başarılı bir sporcu. Çok popüler. Hukuk okumak istiyor. Şüphesiz çok parlak bir geleceği olacak.”
Yıllıklarda yazdığı gibi, çok parlak bir geleceği oldu Fidel’in. Tıpkı diktatör Batista rejiminden arınan ve sosyalist bir ülke inşa eden Kübalı emekçiler gibi..
Küba, Fidel ve Che’nin önderlik ettiği devrimden sonra spor alanında hızlıca yol katetti. Onlarca yıldır uygulanan ambargo, Küba sporunun olimpiyat başarılarına, bir voleybol ve boks ekolü olmasına ve kazanılan nice madalyaya engel olamadı. Kazanılan madalyaların çoğunu, Fidel ile inşa edilen sosyalist düzene borçluydu Küba…
Sosyalist devrim ile sporda yetkinleşen Küba, 1900-1960 yılları arasındaki 60 yılda yalnızca 12 olimpiyat madalyası alırken, sosyalist devrim sonrası bu sayı yaklaşık 200’e ulaşmıştı.
Bu madalyaların çoğunluğu ise, boks, atletizm ve judo sporlarına aitti.
Fidel, kişisel olarak beyzbol ile ilgilenirdi. Beyzbol, Fidel’in en sevdiği spor dallarından biri olmuştu. 1962 senesinde, Sierra Maestra’daki eğitim enstitülerinde öğrenci ve öğretmenlerle beyzbol oynardı. Birçok kez de basketbol ya da futbol oynarken görebilirdiniz onu…
Ya da son olarak, Evo Morales ile birlikte 2016 Rio’da altın madalya alan güreş sporcusu Mijain Lopez’i izlerken…
Fidel, spor yapmaya ve ülkesini izlemeye devam ediyor. Ancak bu defa tek bir farkla.
Bu kez de tek başına değil.
Che ve Camilo ile beraber…
İsmail Sarp Aykurt
http://haber.sol.org.tr/spor/fidel-hem-devrimci-hem-sporcu-bir-onder-177088