Fidel: Ekim Devrimi olmasaydı sömürgeciliğin sonu mümkün olmazdı
YASİN ÇALIŞ
Fidel’siz geçen beş yılda, kapitalist barbarlık tüm emekçiler açısından dünyayı cehenneme çevirmeye, en iyi bildiği işler olan sömürüye, yıkımlara, adaletsizliğe son hızda devam etti. Son iki yıla damgasını vuran Covid-19 pandemisi sadece emeğiyle geçinenlerin başına çöktü; burjuvazi kârına kâr katmaya devam etti. Fidel’siz geçen beş yılda ise Küba, insanlığın onuru olmaya devam etti. ABD ablukasının hız kesmeden devam ettiği süreçlerde dahi Küba üretmeye, ürettiğini dünya emekçileriyle paylaşmaya, dünyanın geleceğinin sosyalizm olduğunu haykırmaya devam etti. Kuşkusuz Küba’nın tüm bunları gerçekleştirebilmesinde Fidel’in devrimci mirasının payı çok büyük. Küba halkı Yo Soy Fidel (Ben Fidel’im) demeye devam ediyor.
Bu yıl Fidel’in aramızdan ayrılışının beşinci, insanlık tarihinin en parlak anlarından biri olan Büyük Ekim Sosyalist Devrimi’nin ise 104. yıldönümü. Bu nedenle Fidel’in Büyük Ekim Sosyalist Devrimi ve devrimin önderi Vladimir İlyiç Lenin hakkında farklı mekân ve tarihlerde söylediği sözlerini derlemek istedik sizin için.
Bir asırdan fazla bir süre önce, dünya tarihi geri dönüşsüz bir şekilde değişti. Büyük Ekim Sosyalist Devrimi, insanlık tarihinin en önemli olaylarından biridir. Böylesi bir tarihi olay ve önderi Vladimir İlyiç Lenin’in varlığı, Avrupa’da, Latin Amerika’da ve dünyanın geri kalan birçok ülkesinde muazzam bir etkiye sahip oldu.
Başkumandan Fidel Castro, Küba Devrimi’nin de ilham kaynağı olan bu büyük atılım hakkında, 26 Temmuz 1973’te yani Moncada Kışlası Baskını’nın yirminci yıl dönümünde şunları söylemişti:
“Ekim Devrimi olmaksızın; ilk önce emperyalist müdahaleye ve ablukaya direnen daha sonrasında ise 20 milyon insanın hayatına mal olsa da faşizmin saldırganlığını alt eden, dünyadaki tek bir işçinin dahi emeğini ve fedakârlığını sömürmeden teknolojisini ve ekonomisini geliştirmiş olan Sovyet halkının ölümsüz kahramanlığı olmaksızın; sömürgeciliğin sona ermesi ve tüm kıtalarda onlarca halkın kurtuluşu kesinlikle ama kesinlikle mümkün olmazdı.”
İki yıl sonra, 22 Ağustos 1975’te ülkesindeki ilk Marksist-Leninist partinin kuruluşunun 50. yıldönümü töreninin akşamında “Lázaro Peña” tiyatrosunda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“(…) 1917 Ekim Devrimi; dünyadaki ilk işçi köylü devleti; hem sömürgeciliğe karşı hem de ulusal bağımsızlık ve toplumsal kurtuluş için verdiği mücadelesiyle devrimci hareket; olağanüstü bir ilham ve muazzam bir deneyim zenginliği kazandırmıştır.”
Çekoslovakya’nın başkenti Prag’daki Carolinum Üniversitesi’nin 22 Haziran 1972’de kendisine hukuk bilimleri alanında fahri doktora ünvanı verilmesinin ardından Fidel törende yaptığı konuşmasında Ekim Devrimi’nin önemine dair şu sözleri kaydetti:
“Dünyada Ekim Devrimi ile başlayan böylesi olağanüstü bir değişimin, kolay bir değişim olacağını, insan toplumunun böylesi olağanüstü bir doğumunun kolay bir doğum olacağını kimsenin düşünmeye hakkı yoktu. Sosyalizm, yeni bir sistem olarak, sömürüye karşı muazzam ve tarihi bir zafer olarak, tüm insanlık için ortak bir umut olarak ortaya çıkmıştır”.
25 Şubat 1976’da Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin 25. Kongresi’nde:
“Hiçbir devrimci, Sovyet Komünistlerinden her zaman yayılan cesareti ve teşviki hissetmekten geri kalmamıştır. Gerçekleştiği andan itibaren, tüm devrimci yeni nesillerin, Ekim Devrimi’nin fikirleri, ruhu ve ilkeleriyle yetiştirildiği söylenebilir. Tarihte hiçbir olay, insanların zihinlerini, halkların kaderini ve dünyanın ilerleyişini bu denli etkilemedi. O zamandan beri insanlık, tüm tarihi boyunca en verimli devrimci dönüşüm dönemini yaşamaya devam ediyor.”
Moncada Kışlası Baskını’nın otuzbirinci yıl dönümünde (1984) Cienfuegos’ta düzenlenen eylemde konuşan Fidel, proletaryanın kapitalizme karşı mücadelesinin tarihsel örneğine dair:
“(…) tarihsel gerçek şudur ki, devrimleri zorla ezme fikri, tarih boyunca emperyalizmin ve tüm gerici sistemlerin felsefe ve düşüncesinin her zaman bir parçası olmuştur.” sözlerini söylemiştir.
Fidel, Lenin’in doğumunun yüzüncü yılında (22 Nisan 1970) düzenlenen etkinlikte ise Ekim Devrimi’nin önderi hakkında şunları kaydetmiştir.
“Onun gibi hiç kimse Marksist teorinin tüm derinliğini, tüm özünü ve tüm değerini yorumlayamamıştır. Kimse onun kadar bu teoriye haiz olamadı ve onu nihai sonuçlarına taşıyamadı. Kimse onun gibi Marksizmi geliştirememiş ve onun yaptığı şekilde zenginleştirememiştir. ”