Küba’nın ABD ile diplomatik ilişki kurması ve bazı ekonomik reformların yürürlüğe konulması Küba sosyalizminin çözülüşe girdiğine ilişkin yorumlara, bazıları için ise beklentilerin artmasına neden oldu.
Geçen hafta içinde Havana’da bu sorunun yanıtını aradık.
Hemen şunu söyleyeyim; Küba’da gayri safi milli hasılanın %90’ı devlet tarafından üretiliyor, sağlam bir merkezi planlamaya bağlı olarak Küba sosyalizmi yönetiliyor ve sosyalizmin kazanımlarını koruma kararlılığı devam ediyor. Devlet işletmelerini daha verimli çalışması için bazı reformlar yapılmış, işgücünün bir kısmı çok küçük işletmelerde kendi hesabına çalışmaya başlamış. Ancak işgücünün bu kısmı da sendikalar ve sosyal güvenlik kurumları tarafından izleniyor ve örgütsüz bırakılmıyor.
Küba ile dayanışmaya son mu?
Aksine Küba sosyalizmi bugün belki çok daha fazla dayanışma ihtiyacı içinde.
Trump başkan seçilir seçilmez Küba ile ilişkilerin gözden geçireceğini düşmanca bir ifadeyle bildirmişti. Yeni dönemin kurallarını, siz bunu yeni saldırının boyutlarını diye okuyun, 20 Mayıs’ta, Miami’ye yerleşik karşı-devrimcilerin Küba bayramı olarak kutladığı günde açıklayacağını duyurmuştu, ancak ertelendi. Şimdi hemen önümüzdeki günlerde, Trump dahil olmak üzere ABD devlet erkanının Miami’yi ziyaret edeceği ve bu açıklamayı yapacağı söyleniyor.
Venezuela’ya yapılan saldırının ulaştığı şiddet Küba’nın nasıl bir tehdit altında olduğunu gösteriyor. Bu dönemi Trump’ın kimliği ile açıklamanın doğru olmadığını düşünüyorum. Emperyalizmin hegemonya krizinde ABD’nin şiddeti artırmaktan başka şansı yok, şu veya bu başkan çok fark etmiyor. Sadece Trump bu zorunlu akıl dışılığa yakıştı.
Küba sosyalizminin kurulması ve geliştirilmesi ise bu zor dönemde birçok sorunla karşı karşıya. Geçen sene sellerle gelen kasırga Küba’nın doğusunda ciddi bir yıkıma yol açmıştı. Öte yandan üç yıldır süren azalan yağış miktarına bağlı bir kuralık sorunu var. Çok yönlü bir şekilde bununla mücadele ediyorlar.
Dört milyon kadının, yani Kübalı kadınların neredeyse tamamının üyesi olduğu Küba Kadın Federasyonu’nu ziyaret ettik. Küba’da kadınların yaşamın her alanına eşitlik içinde ve güçlü karakterleri ile yerleştiğinden bahsetmeyeceğim, bu zaten çok iyi biliniyor. Ama bir soruya verilen yanıt dayanışma konusunu kavramak için çok yararlı oldu.
Kübalı kadınların şu anda en önemli sorunu nedir, diye sorduğumuzda hiç tereddüt etmeden “Ambargo” dediler. Hafifleyeceğine giderek sıkılaşan ambargo hâlâ Küba sosyalizmini etkileyen en olumsuz unsur. Son dönemde Küba ile ticaret yapan şirketlerin ABD tarafından ağır yaptırımlarla karşılaştığını söylüyorlar.
Çocukların beslenmesinden çeşitli gereksinimlerinin karşılanmasına kadar ambargonun etkisini kadınlar derinden hissediyorlar.
Bir örnek olarak kadın kanserlerinin teşhisi ambargonun yarattığı koşullar nedeniyle gecikiyormuş. Teşhis konulduktan sonra ise yine ambargo nedeniyle bulunmayan bazı ilaçlar kanser tedavisini etkiliyormuş.
Sistematik bir cinayet olarak kabul edilebilecek ambargonun etkilerini uzaktan anlamak zor. Her ne kadar Küba son 25 yıl içinde ambargonun yarattığı etkileri gidermek için birçok yaratıcı çözüm ürettiyse de ABD burjuvazisinin insanlık dışı düşmanlığını her alanda hissediyor.
Genç Komünistler Birliği’ne yaptığımız ziyarette, nüfusun eğitimli ama giderek yaşlanan bir nüfus haline geldiğinden bahsedildi. Ambargo nedeniyle süren konut sorunu insanları çocuk yapmaktan uzak tutuyor. Tek sefer kullanılan çocuk bezi yokluğunun dahi çocuk yapma planlarını etkilediği söyleniyor.
Oysa çocukların yaşaması ve gelişmesi için en çok olanakların seferber edildiği ülkelerin başında geliyor Küba. Havana yakınlarındaki 750 hektar alana kurulu Lenin Parkı’nı görseydiniz ne demek istediğim daha iyi anlaşılırdı. Betondan yorulmuş gözleriniz bayram yapar ve parkın güzelliği ve çocukların gelişimine adanmasına şaşırırdınız.
Küba’yı anlamak ve sosyalizmi düşmana karşı savunmak adaletten, eşitlik ve özgürlükten yana herkesin erteleyemeyeceği bir görev olarak duruyor.
Erhan Nalçacı
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/erhan-nalcaci/kuba-ile-dayanismaya-devam-mi-199419