Küba’da da orman yangınları çevre tahribatının başta gelen etkenleri arasında. Ancak bu tespit, ulusal miras kabul edilen ve 4 milyon hektarın üzerinde alan kaplayan ormanların korunması için çok boyutlu bir hazırlığı da beraberinde getiriyor. Her yılın Ekim – Şubat ayları arasında, yani kuraklığın ve yangın riskinin artmaya başladığı dönemde hem profesyonel yangına müdahale ekipleri, hem de onların eğitim verdiği sivil ekipler kuruluyor.
Küba’nın yaklaşık üçte biri ormanlarla kaplı. Ülkenin özellikle dağlık doğu bölgeleri orman örtüsü açısından zengin kısımlarını oluşturuyor. Dünyanın ve Latin Amerika’nın birçok bölgesinde büyük yangınlar devam eder ve orman kayıplarına yol açarken, Karayiplerin bu yeşil ada ülkesi orman örtüsünü koruma ve geliştirme açısından bugünkü trajediye karşıt ve özel bir örnek teşkil ediyor.
DEVRİM ORMANLARI KORUMANIN ANAHTARI
Sert rüzgarların, yüksek sıcaklığın, kuraklığın, yani doğal koşullar düşünüldüğünde yangın açısından risk oluşturabilecek birçok etkenin bulunmasına karşın, 1959 Devrimi Küba’nın planlı bir şekilde ormanlarını koruma ve büyütmesinin de anahtarı oldu. Bunu daha iyi anlamak için Küba tarihine de kısaca bir göz atmak gerek. Uzun tarihi boyunca aslında yüzölçümünün neredeyse tamamı ormanlık olan ada, İspanyol sömürgesi olduğu dönemde ormanlık alanların önemli bir bölümünü şeker kamışı ve tütün ekimi ile hayvan yetiştiriciliğine açılması ve madencilik faaliyetleri nedeniyle kaybetti. Esas büyük kayıp ise 1902 Cumhuriyeti ile birlikte geldi, bu dönemde ormanlık alanlar daha da azaldı ve kamusal niteliğini yitirip denetimsizleşti. “Beni Tarih Aklayacaktır” adıyla kitaplaştırılan ve adeta devrimin programı niteliğini taşıyan ünlü 26 Temmuz Ayaklanması savunmasında Fidel, Küba’nın geleceğinde ormanlık alanların yeniden kazanılmasına da vurgu yapmıştı. Sömürge ve yarı sömürge dönemlerinde tek bir ağaç bile dikilmeyen adaya, devrimin ilk yılında, 1960’a kadar 80 milyon fidan dikimi yapıldı. Küba Komünist Partisi’nin yayın organı Granma’da yayımlanan bir makaleye göre 1959’da %13.6 olan ve 1.5 milyon hektara tekabül eden ormanlaşma oranı, günümüze gelindiğine yüzde otuz beşe yaklaşmış durumda. Güncel rakamlara göre her yıl ortalama 3-4 bin hektar alan yangınlarda yitiriliyor, 3 bin hektar madencilik ve diğer endüstriyel faaliyetler için kullanılıyor; bunlara karşılık 16 bin hektar yeniden dikim yapılıyor.
Küba’da orman alanlarının yeniden üretilmesi, doğal ormanların korunması, ülkenin orman örtüsünün sürekli bir biçimde niceliksel olarak büyütülmesi ve niteliğinin artırılması amaçlarıyla, devlet sorumluluğunda planlı bir çalışma söz konusu. Tarım Bakanlığı Orman, Flora ve Fauna Müdürlüğü, bu amaçla belediyelerle ve Bilim, Teknoloji ve Çevre Bakanlığı ile ortak olarak yürüttüğü çalışmaları her yıl kamuya açık şekilde raporluyor. Beş ve on yıllık hedeflerini, bu hedeflere göre hangi noktada olduklarını gözden geçiriyor ve eksiklerini saptayarak çalışmalarına devam ediyor.
ÖZEL DÖNEM: ORMANCILIK İÇİN DE BİR SINAV
Burada doksanlı yıllar ile birlikte yapılan bazı düzenlemelerin ve 1998 tarihli Orman Yasası’nın getirdiği çerçevenin önemi büyük. Özel dönem öncesinde Küba’nın orman ürünleri, özellikle de odun/kereste ihtiyacı büyük ölçüde sosyalist blok ülkelerinden ithalat yolu ile karşılanmakta idi. Özel dönem, Küba’yı bu açıdan da kendi problemini kendi çözmek zorunluluğu ile baş başa bıraktı ve Küba, disiplinli, planlı bir yaklaşımla bu mücadelede başarılı oldu. İnsan eliyle, yangınlar ve kasırgalar nedeniyle gerçekleşen orman kayıplarına karşı yeniden ağaçlandırma politikası izlendi. Ormanlarda ateş yakmanın cezası çok yükseltildi. Küba’ya özgü türlerin ve nadir türlerin korunması ile endüstriyel üretime yönelik ekim ve tohumların modernizasyonu arasında bir denge kurulmaya çalışıldı. Özellikle ulusal ağaç kabul edilen Küba palmiyesinin (Roystonea regia) korunması ve yaygınlaştırılmasına özel önem verildi. Madencilik faaliyetleri nedeniyle orman kaybı olması durumunda ilgili şirkete aynı alanda toprağın organik materyal açısından zenginleştirilmesi ve en geç iki yıl içinde rehabilitasyonu şart koşuldu. Sonuçta bu süre içinde ülkeye 700 bin hektarlık yeni ormanlık alan kazandırılırken, 350 bin hektar alanın da rehabilitasyonu mümkün oldu.
Küba Ulusal Çevre Stratejisi’ne göre, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Küba’da da orman yangınları çevre tahribatının başta gelen etkenleri arasında. Ancak bu tespit, ulusal miras kabul edilen ve 4 milyon hektarın üzerinde alan kaplayan ormanların korunması için çok boyutlu bir hazırlığı da beraberinde getiriyor. Her yılın Ekim – Şubat ayları arasında, yani kuraklığın ve yangın riskinin artmaya başladığı dönemde hem profesyonel yangına müdahale ekipleri, hem de onların eğitim verdiği sivil ekipler kuruluyor. Şubat-Mayıs ayları arasında, yani yangın açısından en riskli dönemde ise önleme temelinde özel hazırlıklara yoğunlaşılıyor. Mayıs ayından sonra yağmurların başlaması ile birlikte yangın riski azalıyor. Bu sürecin tamamını kapsayan “Orman yangınlarına karşı ulusal kampanya”nın bu yıl yirmi beşincisi düzenlendi.
AĞAÇ İNSANIN BAŞLANGICI VE SONUDUR
Küba’nın orman bilinci, Ulusal Kahraman José Marti’nin 1883’te ABD’de düzenlenen Orman Kongresi’nde kullandığı şu sade ama güçlü ifadeler ile özetlenebilir:
“Ağaç, insanın başlangıcı ve sonudur. Ağaçsız bir alan yoksuldur. Ağaçsız bir kent sağlıksızdır. Ağaçsız topraklar çok az yağmur alır ve yabani meyveler verir. Ve olgun ağaç gövdeleri kesileceğinde çok dikkatli olunmalıdır ki yeniden yeşerip meyve verebilsin…
…
Konuştuğumuz temel mesele şudur: Ormanların, bulunduğu yerde korunması, durumlarının kötü olduğu yerlerde iyileştirilmesi ve hiç bulunmadıkları yerlerde ise yaratılması.”
Küba Tarım Bakanlığı’nın yıllık orman faaliyetleri raporuna bir örnek.
“Orman yangınlarına karşı ulusal kampanya” profesyonel ve sivil ekiplerle sürdürülüyor.