Türkiye’nin doğal zenginlikleriyle kıyaslanamayacak kadar yoksul bir ülkeyi birçok bakımdan ülkemizle karşılaştırmak haksızlık olabilir belki… Ama Küba ve Türkiye’de üniversite öğrencisi olmayı kıyaslarsak tereddütsüz söyleyebiliriz: Küba’da üniversite öğrencisi olmak çok daha güzel.
Bir üniversite öğrencisi ne ister? İyi bir eğitim kalitesi, hayatını ekonomik olarak idame ettirebilmek ve dolayısıyla boş vaktini kendini eğlendirmeye ve geliştirmeye ayırabilmek, bu boş vaktini değerlendirmek isteyebileceği sosyal ve kültürel etkinliklerin maddi olarak kendisini zorlamaması, yeni insanlarla tanışıp iyi dostluklar kurabileceği, insanların birbirlerine birer rakip olarak bakmadığı, baskıcı toplumsal normların bireyler arasındaki ilişkileri zora koşmadığı bir sosyallik… Ve, galiba, özellikle bizim ülkemizde, mezun olduktan sonra -eğitimini aldığınız mesleği geçin- herhangi bir iş bulabilmek.
Türkiye’de üniversite öğrencisi olmak, mezun olduktan sonra çoğunlukla özlemle yad edilen bir zaman dilimi olsa da, nüfusun büyük çoğunluğu açısından ciddi zorluk ve sıkıntıların yaşandığı, topluma fayda sağlayacak ve kendisini tatmin edecek kişisel gelişimi sağlayamadığını düşündüğü bir dönem.
Küba’da üniversiteye girme sistemi, bir bakıma Türkiye’ye benzer. Liseden mezun olduktan sonra ulusal bir sınava giren öğrenciler, aldıkları puana, yaptıkları tercihe ve üniversitelerin açtığı kotalara göre bölümlere yerleştiriliyorlar. Fakat, üniversite öncesi okullarda Türkiye’de olduğu kadar eşitsizlik yok. Daha önemlisi, dershane yok. Dolayısıyla henüz sınava girmeden çok önceden, ailelerinin gelir durumlarına göre öğrenciler zaten elenmiş olmuyor. Tabii, bir de, sınav sorularını çalıp dağıtanlar yok…
Küba’da bir kez üniversiteye girdiğinizde, eğer halihazırda o kentte yaşamıyorsanız yurt hakkınız var. Yurt ücretsiz. Kahvaltı, öğle ve akşam yemeği ücretsiz – ayrıca, arada bir malzemelerden arta kalan olduysa, hele ki gece yurtta bir parti varsa, öğrencilerle yemekhane çalışanlarının birlikte hazırladığı sandviçlerle gece bir ek öğün daha ücretsiz.
Yurt kampüse uzaksa servis ücretsiz – gerçi, şehir içi ulaşımda otobüs biletleri Türk parasıyla 4 kuruş olduğu için, bir bakıma, servisi kaçırdığınızda kampüse ulaşmak da neredeyse ücretsiz. Devlet size her ay sabun, diş macunu, havlu, tuvalet kağıdı gibi ihtiyaçlarınızı veriyor, ücretsiz. Kısacası, cebinizde beş kuruş olmadan ve hiç çalışmadan Küba’da üniversite öğrencisi olarak hayatınızı idame ettirmeniz mümkün.
Bu çok büyük bir avantaj, zira geçim kaygısı, çalışmanın yıpratıcılığı ve sizden çaldığı zaman, eğitiminiz ve kişisel gelişiminize ayırabileceğiniz dikkati başka şeylere odaklanarak dağıtmak, maddi olarak ölçülemese dahi üniversite yıllarının niteliğini çok derinden etkileyen değişkenler.
Bu boş vaktinizde gitmek isteyeceğiniz kültürel etkinlikler de kapitalist ülkelerle, örneğin Türkiye’yle kıyaslanmayacak kadar ucuz. Küba’da kültür, tıpkı eğitim gibi, temel insani haklardan biri olarak kabul ediliyor. Sinema biletleri Türk parasıyla 24 kuruş. Bale, opera, klasik müzik konserleri 60 kuruş. Ve tabii, Küba’da her an her yerde bulabileceğiniz müzik, ücretsiz.
Yine maddi olarak ölçülemediği için pek hesaplanamayan, o yüzden değeri pek bilinmeyen bir diğer önemli unsur, sosyal ortam ve insanlar arası ilişkiler. Öğrencilerin birbirlerine rakip olarak bakmaması, öğretim üyelerinin öğrencilerini “gelecekte akademi veya iş dünyasında tutacakları yer açısından potansiyel bir ‘network objesi’, bir nevi yatırım aracı” olarak görmemesi… Bunlar önemli. Ülkenin Latin Amerika ve Karayipler -ve bu arada Türkiye- kıstaslarıyla kıyaslanamayacak kadar güvenli olması da insani ilişkilerin çok daha rahat kurulmasını sağlıyor. Yine, benzer şekilde, çeşitli gerici toplumsal baskılardan azade olmak da gençlerin birbirleriyle çok daha rahat ilişkilenmesini destekliyor.
Yine, pek bilinmeyen bir gerçek, Küba’da üniversite hayatının çok kozmopolit olması. Dünyanın hemen tüm üçüncü dünya ülkelerinden on binlerce öğrenci Küba’da burslu olarak okuyor. Sadece Kübalılarla değil, dünyanın birçok halkından insanla yakın dostluk ilişkileri geliştirmeniz olası.
Eğitimin kalitesiyse genel olarak yüksek. Başta tıp olmak üzere bazı bölümlerdeki kalite, dünya standartlarının üstünde. Örneğin, Kanada gibi birçok ülke, Türkiye’de hiçbir tıp fakültesinin diplomasını tanımazken, Küba’da mezun olan herkes Kanada’ya gider gitmez doktorluk yapabiliyor. Abluka nedeniyle teknik alet edevata ve internete erişimin bir miktar zor olması, Küba’nın aşmak için olağanüstü gayret sarf ettiği temel sıkıntılardan birisi.
Son olarak, ama muhtemelen en önemlisi, iş garantisi. Küba devleti, herkese iş sağlıyor. Okuduğunuz ve sevdiğiniz alanda isterseniz çalışabileceğinizi bilmek, bir üniversite öğrencisi açısından en değerli şeylerden biri.
Yiğit Günay