Küba’dan felaket haberi bekleyenler umutlanmasın
Ekin Sönmez
Küba’nın değişmeyen iki gerçeği var: Amerikan ablukası ve sosyalizm. Pandemi, abluka altındaki sosyalist Küba’nın yaşamına yeni zorluklar ekledi ama Küba’dan felaket bekleyenler pek umutlanmasın.
Küba bir buçuk yıldır, pandemiye karşı tüm dünyaya örnek bir mücadele sergiliyor. Üstelik ABD ablukasının yarattığı kısıtlılıklara, yani ilaçların, malzemelerin ülkeye giriş yapmasının engellenmesine, gıda, yakıt ve enerji sıkıntısına, finansal araçların kullanılmasının engellenmesine rağmen… Covid-19 pandemisi, tam da Küba’nın gelecek dönem için planladığı bazı ekonomik dönüşümlerin uygulamaya geçirildiği esnada patlak verdi; fakat yine de hem gerekli düzenlemeler yapılabildi hem sağlık alanında alınması gereken önlemler alınabildi. Bunların hiçbiri sözle söylendiği kadar kolay olmuyor elbette… Ve evet, pandemi bir afet olarak kabul edilebilir, ve her şeyin yeniden düşünülmesini gerektirir. Ancak Küba halkının afet bilinci, afetler karşısındaki örgütlülüğü daha önce kasırgalarla sınandı, yenilmediler. Yanıbaşındaki ABD’de, Florida’da muazzam yıkımlar ve kaos yaşanırken, kısıtlı kaynaklarla düzeni sağlamayı bildiler. Küba’da felaket bekleyenlerin umutları o zaman da boşa çıkmıştı, şimdi de pek sevinmeseler daha iyi olacak. İşlerin yolunda gitmediği hükmüne varmadan önce gözden geçirilmesi gerekenler var.
Düşmanlarına bakarsanız Küba’da işler “hep karışık”
Nisan ayından bu yana vaka sayıları, özellikle de turizm faaliyetinin olduğu belli bölgelerde, önceki aylara göre yüksek olsa da, Küba epidemiyolojik durum ve iyileşme oranları bakımından Latin Amerika’daki birçok başka ülkeye göre halen çok daha iyi noktada. Nüfusun önemli bölümü yaş nedeniyle risk grubunda olmasına rağmen ölüm oranları yaklaşık binde 6 ile dünya ortalamasının (%2 civarı) oldukça gerisinde. Yani Küba’nın kontrolü yitirmesini arzulayanlar çok olsa da, iddia edildiği gibi işlerin kontrolden çıkması söz konusu değil. Durumu olduğundan daha kötü göstermeye, devletin işleri idare edemediğini iddia etmeye çalışanların amacı Küba’ya saldırmak için bahane yaratmak. Ki aslında bu girişimler vaka sayılarının altı binlerde seyrettiği bugünlerde başlamadı, ölüm sayıları günde onun altında iken de onlara göre Küba’da “işler çok karışıktı”…
Güçlü ve zengin ülkeler yurttaşlarını ölüme terk ederken…
Kübalı bilim insanlarının büyük bir özveri ile geliştirdikleri beş aşı tüm dünyaya umut oldu. Tekellerin yarattığı kafa karışıklığına karşı Küba’nın kamusal kaynaklarla, şeffaf bir süreçle geliştirdiği aşılar herkese güven verdi. 11 milyonluk ülkede şimdiye kadar 2 milyon Küba yurttaşının aşılanması gerçekleşti, Ağustos ayına kadar da tüm nüfusun aşılaması hedefleniyor. Şimdiye kadar yapılan her şeyde olduğu gibi, aşılama süreci de Küba’da bir plan dahilinde yürütülüyor. Ekonomisi en güçlü, en zengin ülkelerde geçtiğimiz yıl yaşanan yoğun bakım yığılmalarını, ölüme terk edilen yurttaşları, hangi mantığa göre işlediği bir türlü anlaşılamayan ve sermayenin emrinde halka eziyete dönüşen açılma-kapanma kararlarını hatırlayın, Küba’nın neyi başardığını daha iyi anlayacaksınız.
Küba dostları birçok ülkede, ABD ablukasına karşı ada ülkesine nasıl yardımcı olabiliriz diye kafa yoruyor, Küba’nın bu yönde bir talebi olmamasına rağmen, dostluk gereği ve ellerinden geldiği kadarıyla yardım ve bağış faaliyetleri düzenliyorlar. Tüm bu faaliyetler devlet makamları tarafından şeffaflıkla izleniyor ve asla bir kayıtdışılığa müsaade edilmiyor. Bir bölümü ABD’de yaşayan karşıdevrimci çeteler ve liberal basında onların sesini duyuran işbirlikçiler ise, son dönemde vaka sayısının yüksek olmasına ve zorluklara, yardım çabalarına bakarak, meseleyi “insani koridor” açarak çözmekten bahsediyorlar! Bu esnada Küba’da bir diktatörlük olduğu, insan haklarına saygı gösterilmediği, demokrasinin bulunmadığı, sosyalizmin yoksulluk anlamına geldiği gibi hazırda bekletilen karalamalar da etrafa saçılıyor elbette.
İnsanlık düşmanlarının “insani koridor” planları
Emperyalizmin insanlıktan ne anladığını, daha doğrusu hiçbir şey anlamadığını biz çok iyi biliyoruz. “İnsani koridor”dan geçecek olanın yardım değil karşı devrimci mühimmat olacağını da öngörebiliyoruz. Küba’da halk emperyalistlerin insaniyetini de müdahalesini de istemiyor, çünkü onların bundan anladıkları bağımsızlığa müdahaledir, egemenliğe müdahaledir, fırsatçılıktır. Dün Devlet Başkanı’nın çağrısıyla sokaklara toplanan kadınlı erkekli Kübalılar, ülkeyi ve devrimi savunmaya geçen Devrimi Savunma Komiteleri, Küba Sendikalar Federasyonu, gençler, aydınlar gösteriyor: Bu safsatalar bugün de boşa çıkarılacak, yarın yine denendiğinde yine… “Sokaklar devrimcilerindir” ve kimsenin terk etmeye niyeti yok.
Kaynak: soL Haber Portalı