Vilma’nın Mücadelesi
Küba Devrimi’nin önderlerinden ve Küba Kadınlar Federasyonu’nun kurucusu Vilma Espín Guillois 94 yıl önce bugün doğdu. Bu büyük devrimciyi anmak için Küba Devrimi’nin tarihsel önderi Fidel Castro’nun Vilma Espin’in yaşamı ve kavgasını konu alan yazısının çevirisini bir kez daha sizlerle paylaşıyoruz.
Vilma öldü. Bu her ne kadar beklenen bir haber olsa da yine de sarsıcı oldu. Hassas sağlık durumuna duyduğum saygıdan dolayı, yazılarımda adını hiç anmadım.
Vilma’nın oluşturduğu örnek bugün her zamankinden daha fazla gerekli. Onurlu devrimci istisnalar dışında, dünyanın geri kalanında olduğu gibi Küba’da da, çoğu kadın insan olarak ayrımcılığa maruz kalırken, o, tüm hayatını kadın hakları mücadelesine adadı.
Türümüzün tarihsel evrimi boyunca gelişmeler her zaman bu şekilde olmadı. Bu da onu, yaşamın dövüldüğü doğal bir atölyede kendisine yakışan toplumsal rolü yerine getirmeye yöneltti.
Ülkemizde kadınlar, en korkunç toplum biçimlerinden biri olan, emperyalizmin ve onun sisteminin himayesi altındaki, insanoğlunun yaratmaya muktedir olduğu her şeyin metaya dönüştürüldüğü Yankee yeni-sömürgesi toplumunun altından çıktılar.
İnsanın insan tarafından sömürülmesi olarak tanımlanan durum, tarihte çok eskilerde başladığında, bu yükün asıl ceremesini mülksüzleştirilmişlerin anneleri ve çocukları çekiyordu.
Kübalı kadınlar eskiden ev hizmetçisi olarak ya da güzelliklerine göre seçildikleri lüks mağazalarda ve burjuva barlarında çalışıyorlardı. Fabrikalar onlara en basit, tekrarlayıp duran ve en kötü maaşlı işleri veriyordu.
Eğitim ve sağlıkta -küçük ölçekte sunulan hizmetlerde- sadece temel eğitim almış öğretmen ve hemşireler olarak göz ardı edilmesi mümkün olmayan emekleri vardı. Bir uçtan bir uca 2.009,92 mil uzunluğundaki ülkenin, sadece başkentinde bir yüksek öğrenim merkezi vardı ve daha sonra başka iki ildeki üniversite kampüslerinde birkaç fakülte daha açıldı. Kural olarak, orada okuyabilen genç kadınlar sadece en varlıklı ailelerden gelenlerdi. Birçok etkinlikte kadının varlığı hayal bile edilmiyordu.
Neredeyse yarım asırdır Vilma’nın mücadelelerine tanıklık ediyorum. 26 Temmuz Hareketi’nin Sierra Maestra’daki toplantılarındaki varlığını unutamam. Sonunda hareketin komutanlığı tarafından İkinci Doğu Cephesi’nde önemli bir görevi yerine getirmek üzere gönderildi. Vilma hiçbir tehlikeden çekinmedi.
Devrim zaferinden sonra, Kübalı kadınların ve çocukların hakları için kesintisiz mücadelesine başladı ve bu da onu Küba Kadınlar Federasyonu’nu kurup ona önderlik etmeye yöneltti. Saldırıya uğramış vatanını ve Devrim’in soylu ve adil fikirlerini savunmak için katılamayacağı kadar uzak bir ulusal veya uluslararası forum yoktu.
Nazik, sakin ve oturaklı sesi, Parti, Devlet ve kitle örgütü toplantılarında her zaman büyük bir saygıyla dinlendi.
Günümüzde Küba’da kadınlar ülkenin teknik iş gücünün yüzde 66’sını oluşturuyor ve neredeyse tüm üniversite diploma programlarına katılıyorlar. Daha önce, bilim alanı ve bilim insanları ancak istisnai olarak var oldukları için bilimsel faaliyetlere katılan neredeyse hiç kadın yoktu. Bu alanda da bugün kadınlar çoğunlukta.
Devrimci görevler ve yoğun iş yükü, Vilma’yı sadık bir eş ve çocuklarının annesi olarak sorumluluklarını yerine getirmekten asla alıkoymadı.
Vilma öldü. Çok yaşa Vilma!
Fidel Castro Ruz
20 Haziran 2007