Değerli basın emekçileri, sevgili Ankaralılar,
Venezuela’nın sosyalist lideri, Bolivarcı Devrim’in önderi Hugo Chavez’i yitirmenin acısını yaşıyoruz. Chavez sosyalizme inancıyla ülkesine, Latin Amerika’ya ve tüm dünyaya umut veren, halkına sadık, sıra dışı bir liderdi çünkü devrimciydi. İktidara geldikten kısa bir süre sonra kapitalizmle sosyalizm arasında ara bir yol olmadığını fark etti ve safını seçti. “Sosyalizm öldü” diyenlere inat ülkesini daha eşit ve özgür bir ülke haline getiren Chavez, sosyalizmin güncel bir seçenek olduğunu kanıtladı.
Bugün sadece Venezuela halkının üzüntüsünü paylaşmak için bir araya gelmedik. Chavez bağımsızlık tutkusunun ve emperyalizme karşı tavizsiz tutumun sembolüydü, ancak halkların mücadelesi onun hayata veda etmesiyle elbette son bulmayacak. Ne Latin Amerika’da yükselen anti-emperyalist uyanışın önüne geçilebilir, ne de Chavez’in başlattığı sosyalist dönüşüm gündemden düşebilir.
Chavez’i Chavez yapan nelerdi? ABD’nin atadığı elçiyi başkent Karakas’a sokmamasıydı. Konut sorununu çözmek için çimento fabrikalarını, sömürgeciliğin izlerini tamamen silmek üzere İspanya bankalarını, ülkesinin ekonomik bağımsızlığını güvenceye almak için petrol yataklarını kamulaştırmasıydı. Bununla da yetinmeyip ABD’li yoksulların evlerinin ısınması için ucuz yakıt sağlamasıydı. Ülkesinde yapılacak altın arama faaliyetlerini devlet kontrolüne geçirmesiydi. “Sessizliğe ve Unutmaya Karşı Yasa” ile geçmişte halka ve devrimcilere karşı işlenen suçların hesabını sormasıydı. Cihatçı çetelerin saldırılarına direnen Suriye’ye desteğini sürdürmesiydi.
Chavez’i Chavez yapan, ölümsüz kılan, emekçi halkın önderi olması, emperyalistler ve sömürücülerle uzlaşmaya yanaşmamasıydı. Chavez’de cisimleşen eşitlik ve özgürlük tutkusu, bağımsızlık, yurtseverlik ve sosyalizme inanç, dünyanın her yerindeki emekçi halklara umut verdi. İşte bu yüzden Chavez`in ölümü ABD’nin Florida eyaletinde yaşayan zengin Venezualılar tarafından sevinçle karşılandı! İşte bu yüzden AKP’liler birbiri ardına Chavez’le ilgili düşmanlık dolu açıklamalarda bulundu. Hüseyin Çelik, “umarım Küba modelinden uzaklaşırlar” demiş. Bu sözler, iktidarlarını, yıllardır uyguladıkları “ABD modeline” borçlu olduklarının itirafıdır. Türkiye halkları elbet sömürücüleri paçasından atmayı bilecektir, Venezuela bu yolda büyük yol kat etti, biz de başaracağız.
Chavez aynı zamanda, yaşayan en büyük devrimci lider Fidel Castro’nun öğrencisiydi. Kendisinden genç bir devrimciyi yitirmek, Fidel için ne büyük üzüntü olmalı. Ama Fidel için ne büyük bir mutluluktur ki, Küba’da yaktıkları devrim ateşinin Latin Amerika’ya yayılmasına hiçbir güç engel olamadı. Küba teslim olmadı, Venezuela da olmayacak.
Chavez vücudunu saran kansere yenildi. Dünya haklarının gericiliğe ve sömürüye karşı mücadelesi, yeryüzünü bir kanser gibi saran ABD’nin ve diğer emperyalist güçlerin karşısında asla yenilmeyecek. Chavez sonsuza kadar bu mücadelenin bir bayrağı, bir sloganı, bir şarkısı olarak kalacak.
Venezuelalıların da dediği gibi, “Yaşam için ölenlere ölü denmez, Chavez yaşıyor!”
Viva Chavez!
Yaşasın Chavez, Yaşasın Sosyalizm!
Örgütlü Bir Halkı Hiçbir Kuvvet Yenemez!
Kavga Bitmedi, Daha Yeni Başlıyor!
7 Mart 2013, Ankara
José Martí Küba Dostluk Derneği Ankara Şubesi