Fidel’in ölümünün birinci yıldönümü için düzenlenen etkinliklere katılmak üzere Türkiye’ye gelen Küba Dünya Halklarıyla Dostluk Enstitüsü (ICAP) Başkan Yardımcısı Elio Sotero Neyra Gamez ve Küba’nın Ankara Büyükelçisi Luis Alberto Amoros Núñez soL’un sorularını yanıtladı. Küba’nın Fidel’siz nasıl direndiğinin yanıtının devrimin gücünde ve Küba halkının bunu çok iyi anlamış olmasında olduğunu anladık.
Küba Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Luis Alberto Amoros Núñez ve Küba Dünya Halklarıyla Dostluk Enstitüsü (ICAP) Başkan Yardımcısı Elio Sotero Neyra Gamez ile katılacakları “Fidel Halk’tır” anması öncesinde sohbet ettik. Devrimin efsanevi önderi Fidel Castro’suz Küba’da, bağımsızlıklarını sürdürebilmenin tek güvencesinin sosyalizm olduğuna değinen Kübalı yetkililer, Fidel’in yaşamını yitirmeden önce devrimci ve ilerici bir genç kuşak yarattığını ve devrimi garanti altına aldıklarını vurguladı.
‘BAĞIMSIZ KALABİLMENİN TEK GÜVENCESİ SOSYALİZM’
Küba Devrimi’nin tarihsel önderi Fidel Castro, “Comandante”, birinci ölüm yıldönümünde tüm dünyada anılıyor. Fidel’in ölümünün ardından Küba’nın düşmanlarında gizleyemedikleri bir sevincin olduğunu görmüştük. Artık Küba’yı daha rahat çözebileceklerine dair bir rahatlama söz konusu oldu emperyalist odaklarda. Üstelik Devrim’i yapan kuşağın artık Küba’daki siyaset sahnesinden yavaş yavaş çekildiğini görüyoruz. Küba Fidel’siz bir yılı nasıl geride bıraktı?
Küba Dünya Halklarıyla Dostluk Enstitüsü Başkan Yardımcısı Elio Sotero Neyra Gamez: Liderimizi tabi ki çok özlüyoruz. Fidel her zaman kararlılığı ve duruşuyla bütün Kübalılar için önder oldu. Yeni neslin eğitimini, geleceğini sürekli dert edindi. Devrimin geleceği için Fidel olacakları düşündü, gelmekte olana hep hazırdı. Kübalılar’a hep Fidel’siz ne olur, ne yapacaksınız diye sordular. Ama Fidel bizzat kendisi buna karşı hazırladı.
Küba Sosyalist Devrimi öncelikle bağımsızlık ve halkın egemenliği anlamına geldi. Şu an Küba devrimi kaybederse bizim başımıza gelecek olan kapitalizm bugün Avrupa’da olandan daha geri ve daha neoliberal olacaktır.
Küba’da 59’dan önce kapitalizmi yaşadık. Kapitalizm, ona inananların bile hiç bir sorununu çözmedi. Ekolojik problemleri bile çözmedi. Bizim durumumuzda bağımsız kalabilmenin tek güvencesi sosyalizm!
Burada olan bitene baktığımızda Türkiye’nin yaşadıklarına, sosyalizmden başka çaremiz yok. Ülkemizde ekonomik değişiklikler yapıyoruz. Ekonomiyi geliştirip güçlendiriyoruz. Kübalılar asla sosyalizm yolundan ayrılmıyor. Fidel ve Che’nin hatıralarını taşıyoruz.
2006 yılında Fidel büyük rahatsızlık geçirdiğinde Küba’yı büyük bir korku kapladığı ve Küba’nın Fidel’siz nasıl yaşayacağı konuşuluyordu.
Fidel uzun süre kamuoyu önüne de çıkmamıştı. O süreci nasıl geçirdiniz? Küba devleti nasıl önlemler aldı?
Elio Sotero Neyra Gamez: Küba ve Devrim yaşamaya devam etti. Bilmiyorlar bir sürü ilerici genç var. Ülkenin ilk başbakanı çok genç biri. Tarihten ders almış genç bir jenerasyon var, Fidel’in yolundan hiç ayrılmadan çalışıyor.
Ekonominin iyileşmesi için yabancı sermaye ve yoğun bir turizm gerçekleşiyor. Ancak bu planlı; kesin şartlarımız var; halkımızın çıkarlarını ve doğayı koruyarak yapıyoruz. Kübalılar tartışıyor ve kendi karar verdikleri şekilde işliyor süreç.
Küba devrim olduğundan bugüne soykırım olarak ifade ettiğiniz büyük bir ambargoyla mücadele ediyor. Özellikle ABD dahil bir çok ülkede ekonomik ve siyasi kaynamalar sürüyor. ABD’nin gücünün zayıfladığı konuşuluyor. Küba bu ilişkileri yürütürken artık eli daha rahat mı? Fidel’in Kübası başardıklarını ve sosyalizmi nasıl anlatacak?
Elio Sotero Neyra Gamez: Biz her zaman modern ve çift taraflı bağlantı istedik. Bu yüzden Obama’yla görüşmeler başladı. Diplomatik yansımaları oldu bu sürecin. Bu görüşme sürecinin kilit noktası ablukaydı. Şunu çok net bir şekilde söyleyelim, ablukanın kaldırılması hep en başa yazdığımız bir konuydu. Trump’un başka seçilmesi ve agresif diliyle bu süreç kitlendi. Abluka çok sert bir şekilde devam ediyor.
Dünyada İsrail ve ABD dışında bütün ülkeler ablukanın kalkması gerektiğini düşünüyor, herkes bir çözüm istiyor. Bu durumu soykırım olarak görüyoruz. İllegal şekilde işgal altında ülkemiz. Ekonomik yaptırımlar çok ağır durumda. İdeolojik politik bir hesaplaşma için göçmenlik yasaları konuşuluyor, ABD bir beyin göçü planlıyor. Bunların hepsi gösteriyor ki normal bir ilişki götürülemez ABD’yle.
Biz karşılıklı saygı çerçevesinde eşitlik ilişkisi içinde politik duruşumuzu sergiledik. Pazarlık asla gerçekleştirmedik. ABD’nin hiç bir koşulunu kabul etmedik.
İçeride ve dışarıda, Latin Amerika’nın bütün ülkelerinde ilerici hareketleri desteklemeye devam edeceğiz. Venezuela, Nigaragua, Ekvator’daki halk devrimleri için elimizden geleni yapacağız. Filistin Halkları’nın mücadelesini desteklemeye devam edeceğiz.
Küba Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Luis Alberto Amoros Núñez: ABD’yle ilişkiler söz konusu olduğunda, devrim olduğu zamandan bugüne hep normalleşme arandı, Kennedy hükümeti zamanında bile bu arandı.
İlişkiler 17 Aralık 2014’te normalleşme sürecine girdi. Hiç şüphesiz bir yararı oldu Küba’ya karşı yapılan yanlış tanımların düzeltilmesinde. Fidel büyük bir mücadelenin sonucu olarak gördü bunu.
Trump gelince sertleşme oldu. İlişkiler koptu. Kuzey Amerika halkları bile bunun böyle gitmesinden rahatsız. ABD’de yapılan anketlere göre halkın yüzde 70’i Küba’yla normal bir ilişki kurmak istiyor. Hatta devrimden sonra ABD’ye giden Kübalılar bile ablukanın devamını istemiyor. Anketler önemli ABD’de ve halkın politik durumunu yansıtıyor.
‘BİZ BU YOLU KENDİMİZ SEÇTİK, HAYALLERİMİZİ TAMAMLAMAK İSTİYORUZ’
Elio Sotero Neyra Gamez: ABD’nin göreli zayıflığından bahsedebiliriz. Reaksiyonel zayıflık. Özellikle Donald Trump’un siyaset tarzı nedeniyle ABD’nin imajı zarar gördü. Tehdit ve zora dayalı bir dil kullanıyor. Ama kendimizi kandırmayalım Küba için olumlu bir getirisi olacağını düşünmüyorum.
Abluka politikasının belirleyiciliği sürüyor. AB ülkelerinde finans cezalarıyla uygulamalarla panik yaratıldı. Küba söz konusu olduğunda ABD’nin umurunda değil. Bunun en büyük örneğini son BM Genel Kurulu’nda gördük.
Diğer taraftan AB ilişkileri daha olumlu ilerledi.1996 yılından beri olan Ortak Pozisyon AB’yle ilişkileri engelliyordu. Bu biraz değişti. Fakat Küba’nın pozisyonu ABD ve AB şartını kabul etmememizden dolayı durdu. Son yıllarda elde ettiğimiz kazanım hem ABD’de hem AB’de Küba’nın kendi iç politik yapısının koşulsuz şartsız kabul edilmesi oldu.
Küba kimse için tehdit oluşturmadı. Tek istediği barış içinde yaşamak. Abluka kalktıktan sonra hayallerimizi tamamlayabilecek miyiz görmek istiyoruz… Biz bu yolu kendimiz seçtik. Biz kimseye ne yapması gerektiğini söylemedik. Devrim ihracatı yapmadık. Küba diğer ülkelere örnek oluşturdu sadece.
Kan, savaş ya da yıkım ihraç etmedik. Küba halklara eğitim, sağlık ve kültür alanlarında hizmet etti. Dünyanın en ücra köşelerinde doktorlarımız, öğretmenlerimiz ve sanatçılarımız halklara hizmet ediyor. Halklar büyük yoksulluklar içinde ve biz elimizden geleni yapmak istiyoruz. Che ve Fidel bunu bizlere gösterdi. Elimizde ne varsa bütün halklarla paylaşmaya çalışıyoruz.
Kapitalist dünyadaki “seçimler”, büyük tekellerin müdahalesi ve medya parlatmasıyla gittikçe bir “oyun”a dönüşürken, tekelci medya tarafından devamlı suçlanan Küba’da seçimlerin “temsil” olduğu, tiyatro olduğu iddia ediliyor. Fidel’in yaşamadığı bir Küba’da Küba seçimlere nasıl gidiyor?
Elio Sotero Neyra Gamez: Küba’da seçimler serbest, herkes doğrudan katılabiliyor, gizli oylama yapılıyor. Partiler seçimlere katılmıyor. Adayları toplum ve kitle örgütleri gösteriyor. Medyada seçim içi spekülasyonlar yapılıyor.
Nerede esas demokrasi var, bunu tartışmak gerekiyor. Küba’da insanlar doğrudan seçiyor ve seçiliyor. Diğer ülkelerdeyse partilerin adayları var, ancak halkın hiç istemediği adaylar. Ayrıca bazı ülkelerde daha fazla oy alan kişi seçilemiyor.
ABD tarihinde var böyle seçimler. Trump da Clinton’dan daha az oy aldı. Bush için de aynı şey geçerli. Demokrasiyi, demokratları saatlerce tartışabiliriz. Bu alanda Küba’ya ders vermeye çalışıyorlar. Ama bize tavsiye verenler, kendilerine baksınlar. Halkları çok kötü durumda.
Medya çok büyük bir endüstriye dönüşmüş durumda. Eskiden büyük medya ile sermayenin işbirliğinden bahsedilirdi. Şimdi bir ve aynı şey haline geldiler. Bu medya her şeyi olduğundan daha büyük gösteriyor. Küba’nın en küçük sorununu büyük başarısızlık diye büyütüyor.
‘KÜBA’DA HALK SEÇİMLERE DOĞRUDA KATILIYOR’
Luis Alberto Amoros Núñez: 1959’dan önce ülkemizde başka bir seçim sistemi vardı. Paranın gücünün oyları aldığı seçime dayanıyordu. Biz o günlerden bu günlere geldik. O sistemi denedik olmadı, gördük. Bu eski seçim sistemi, paranın gücünü elinde bulunduranların seçimi kazanmasına izin verirdi. En temel özelliğiyse siyasi yolsuzluktu bu sistemin. Şimdiki sistemimizin en temel özelliğiyse halkın hem aday gösterme sürecine, hem seçim sürecine doğrudan katılması. Bu oylama sürecine kimse müdahale edemez. Küba Komünist Partisi de edemez. Yine başka ülkelerde olduğu gibi daha çok parası olanlar seçim kampanyası yürütmüyor. Küba’da halkın temsilcilerinin ne kadar parası olduğunun bir önemi yok. Herkes bu sistem içinde seçimlere konu olan pozisyonlara aday olabilir. Bu seçimlerde seçilen kişiler her zaman halk tarafından tanınan, sevilen en uygun özelliklere sahip kişiler oluyor.
Şu an kurduğumuz sistem devrimden önce sahip olduğumuz bütün sakatlıkları devre dışı bırakıyor. Siyasi yolsuzluklara kesinlikle izin verilmiyor. Siyasi güçlerin kendi aralarında oynadıkları oyunlar yok.
Daha önceki seçim sistemi diktatörlük ve bütün insanların katledilmesiyle sonuçlandı. Halkın çıkarları için hiç bir şey yapılmadı. Küba’da bugün seçimlere katılma oranı yüzde 95-96 arasında, geçerli oy sayısıysa yüzde 90. Katılım zorunlu değil, gönüllülük esasına dayanıyor. İnsanlar sistemden memnun olmasalar, seçimlere katılım bu kadar yüksek olur mu? Dünyanın en yüksek katılım oranlarından birine sahibiz.
Elio Sotero Neyra Gamez: Fidel’in ölümünün birinci yıldönümünde düzenlenen etkinlikler için Jose Marti Küba Dostluk Derneği’ne (JMKDD) ve Türkiye Komünist Partisi’ne (TKP) teşekkür ederiz. Yıllardır Küba’yla kesintisiz dayanışma halindeler ve bu bizim için çok önemli. Türkiye’de yaşayan dostlarımıza teşekkür ediyoruz.
Luis Alberto Amoros Núñez: Türkiye’de Fidel’in bu kadar sevilmesi ve saygı duyulması bizleri çok mutlu ediyor. Türkiye halkına, Küba Dostluk Derneği’ne teşekkür ederiz.
Neslihan Koçaslan
http://haber.sol.org.tr/dunya/kuba-halki-fidele-oldugu-kadar-sosyalizme-de-bagli-218616