Türkiye’de yerleşik Kübalıların örgütleneceği “Kökler” adlı derneğin kurucularından Hakely N. Chávez Öztürk ile konuştuk: “Biz Kübalılar birbiriyle iç içe geçmiş farklı ırkların çocuklarıyız. Esnek ve uyumlu olmamamız düşünülebilir mi? Fakat nereden geldiğini unutmamalısın çünkü uzak bir memlekette, parçası olduğun çokluğun içinde seni ayırt edecek olan budur.”
Türkiye’de yaşayan Kübalılarla, “Kökler” adlı derneği ve çalışmalarını konuştuk.
“Kökler” derneğinin kurucusu Hakely N. Chávez Öztürk, sorularımızı yanıtladı:
Türkiye’de yaşayan Küba yurttaşlarının kendi aralarında “Kökler” (Raíces) adında bir dernek kurma hazırlığında olduklarını biliyoruz. Neden böyle bir adım atıyorsunuz?
Çünkü kendimizi Kübalı hissediyoruz. Bu basit cümle, kelimelerin düz anlamının çok ötesinde bir şey ifade ediyor. Türkiye’de yaşayan Kübalılar olarak, kimliğimizin farklı boyutlarıyla kendi yansımızı görebileceğimiz bir alana ihtiyaç duyuyoruz. “Kökler”, bu ihtiyaçtan doğdu. Böylesine uzak bir coğrafyada gelenek göreneklerimizi, yaşam tarzımızı, dilimizi, ve Kübalılık dediğimiz şeyi oluşturan başka pek çok unsuru paylaşma arzumuzdan doğdu. Bizi bir araya getiren en önemli neden Türkiye topraklarında kendimizi Kübalı hissediyor oluşumuz; yabancı bir memlekette, kısıtlar ve mesafelerden bağımsız olarak “köklerimize” sahip çıkmak isteyişimiz. Çünkü bizleri ve ülkemizin sınırları dışında yetişen yeni nesilleri birleştiren tek gerçeklik bu: Bizler Kübalıyız.
Derneğin amacı nedir?
Her gün sana ait olmayan bir havayı soluduğunda, farklı bir dil konuştuğunda, büyükannenin yaptıklarına benzemeyen yemekler yediğinde, sana yabancı bir tarihle yüklü sokaklarda dolaştığında yalnız hissedersin. Orada geçici olarak bulunmadığını biliyorsundur. Seni karşılayan bu yeni kültüre uyum sağlamak zorunda olduğunu kabullenirsin. O kültür ki, bazen tersine inanmak istesen de, hiçbir zaman senin kültürün olmayacaktır. Muazzam bir yalnızlığa düşersin. Çevrene baktığında bulduğun tek şey sana ait olmayan bir hava, sana ait olmayan kelimeler, yemekler, sokaklar ve sana ait olmayan bir tarihse eğer, bu yalnızlıktan kurtulmanın imkanı yoktur. İşte o zaman, senin olmayan ve asla senin olmayacak olan bunca şeyin ortasında bulunmanın getirdiği özlem bütün bedenini bir hastalık gibi ele geçirdiğinde, “köklerine” dönmek için inanılmaz bir ihtiyaç duyarsın. Dolayısıyla, derneğimizin tek amacı bir araya gelmek. Türkiye Cumhuriyeti’nde kalıcı ikamet statüsünde bulunan Kübalıların yalnız olmadıklarını bilmelerini sağlamak. Biz burada bir aile gibiyiz; birbirimiz için, yokluğunu hissettiğimiz ailelerimizden biri gibiyiz.
Türkiye’de yerleşik bulunan kaç Kübalı var? Neden buraya gelmişler?
Küba Büyükelçiliği’nin kayıtlarına göre Türkiye’de kalıcı ikamet statüsüyle bulunan 95 Kübalı var. Kimileri iş için, kimileri Türk yurttaşlarıyla evlilik bağı kurarak, kimileri başka çeşitli kişisel nedenlerle gelmişler. Ayrıca Türkiye’ye kalıcı olarak yerleşmeden, geçici olarak gelip giden bir Kübalı nüfus da var. Bir iki seneliğine Türkiye’de kalan böyle 200 kadar Kübalı olduğu tahmin ediliyor.
Kübalılar için yabancı bir ülkede yaşamının temel güçlükleri neler? Derneğiniz onlara bu güçlükleri aşmalarında nasıl yardımcı olacak?
Başka bir kültürle kaynaşmak her insan için zor bir süreç. Kendi gerçekliğini geride bırakan taraf için, önüne çıkan her türden kültürel ve toplumsal bariyer birer güçlük teşkil eder. Ev sahibi taraf ise, bu yeni bireylerle bütünleşebilmek ve bir şeyler paylaşabilmek üzere kapıları açma, mutlak yabancılığın yıkıcı darbelerini yumuşatma göreviyle karşı karşıya.
Kendi geleneklerinden uzakta yaşamak farklı bir yaşam deneyimiyle tanışmanı sağlayabilir, ancak seni asla köklerinden koparmamalı. Nereden geldiğini asla unutmamalısın, çünkü bu uzak coğrafyada gerçekten sana ait olan tek şey kimliğin; parçası olduğun çokluğun içinde seni ayırt edecek olan tek şey o.
Biz Kübalılar birbiriyle iç içe geçmiş farklı ırkların çocuklarıyız: Önce İspanyollar, ardından Afrikalılar, ve bu ikisine kıyasla daha az da olsa Çinliler, Ruslar, Araplar, Fransızlar, Japonlar… Bu durumda esnek ve uyumlu insanlar olmamamız düşünülebilir mi? Küba’dan uzakta yaşamanın güçlükleri süreç içinde birer deneyime dönüşür, bizler bunları kabul edip göğüsledikçe kendimizi geliştiririz.
Diliyoruz ki derneğimiz, yurdumuzdan küçük bir parça olsun. Buluşup kahvemizi içelim, yemeklerimizi yapalım (gerçi bazı malzemeleri Türkiye’de bulmak imkansız ama işin eğlencesi tam da bu), bizzat kendi müzisyenlerimiz müzik yapsın, dinleyelim, dans edelim. Hemşerilerimizle dayanışalım, birbirimizi destekleyelim. Memleketten bu kadar uzaktayken kaçınılmaz olarak hissedilen sıla hasretini hafifletebilecek mekanizmalar yaratalım. Büyüklerimizin bize öğrettikleri değerleri yeşertelim, bayramlarımızı analım ve kutlayalım.
Başka ülkelerde de buna benzer dernekler var mı?
Evet. Ayrıntılarını verecek kadar iyi bilmiyorum ama evet, kesinlikle var. Biz Kübalılar, genelleyecek olursak, hayatı topluluk halinde yaşamayı seven insanlarız. Birlikte olmaktan güç devşiririz.
Kübalılar için Türkiye’de yaşamak ne ifade ediyor?
Küba ve Türkiye coğrafi olarak çok uzak ülkeler. Çoğu kişi ilk bakışta kültürel ve toplumsal bakımdan da tamamen farklı olduğumuzu düşünebilir. Ama aslında öyle değil. Bu iki ülkeyi birleştiren ve mesafelerin gerçekte olduğundan daha kısa olduğunu hissettiren çok şey var.
Türkiye harika bir ülke. Binlerce yıllık tarihi olan bir ülke; öyle ki bazı şehirlerde insan o tarihi adeta soluyabiliyor. Dünyada hak ettiği değeri göremese de aslında dünyanın kalbi olan bir ülke. Bu topraklarda her gün insanlık hallerinin farklı dışavurumları bir arada yaşanıyor. En kadim uygarlıklardan günümüze, Boğazın iki yakasından kültürler buluşuyor ve birbirini besliyor.
Küba çok genç, tılsımlı, tartışma yaratan bir ülke. Kederli anlarda dahi işin içine bir kutlama havasının karıştığı bir yer. Yüksek insani değerlerden oluşan kültürü sayesinde, sınırlarını aşarak devleşen ve yeryüzünde boyundan çok daha büyük yer kaplayan bir ülke.
Dil ve mizaç farklılığından doğan engelleri aşmakta zorlanmasına zorlanıyoruz, ancak bizim de damarlarımızda Akdenizli kanı akıyor. İşte bu yüzden şunu söyleyebilirim ki Küba’nın evlatları her zaman bir yolunu bulup “kökler”ine dönmeyi bilmişlerdir.